Betimleme


              Gökyüzünün bulutlarla kaplı olduğu serin bir çarşamba günü üşüyerek uyandım. Saat dokuzu yirmi geçiyordu, hemen kalktım üzerime bir şeyler giyip evden çıkarak okula doğru koştum. Güneş almayan okul bugün iyice karanlıktı. Saatime baktığımda derse geç kaldığımı fark ettim ve biraz daha acele ederek sınıfa doğru yöneldim. İçeri girdiğimde hoca dâhil herkes önündeki kâğıtlara bir şeyler yazıyordu. Ön sırada boş bulduğum bir yere apar topar oturdum. Yanımda mavi bir kazak giymiş, uzun düz saçları beline kadar uzanan, göz kapakları hafif öne düşük, buğday tenli, duru bir güzelliği olan sakin bir kız oturuyordu. Önündeki boş kâğıda kararsız bir şekilde bakıyordu masamda duran çantasını aldı ve beni şöyle bir süzdükten sonra rahatlamış gibi gülümsedi sonra ince, uzun narin parmaklarıyla önündeki kâğıda bir şeyler yazmaya başladı. Ona doğru uzun süre baktığımı fark edince o da bana baktı. Sabahın belki de tam uyanamamış olmanın dalgınlığı ile bu durumdan biraz utandım ve kendimi bir şey demek zorunda hissettim. Ne yaptıklarını sordum, önündeki yazıyı göstererek, “bugünkü yazma konumuz sınıftaki bir kişinin betimlenmesi” dedi.  Önündeki kâğıda baktığımda betimlediği kişinin ben olduğumu fark ettim.

Yorumlar